Yaylada Ramazan
Pinti yaylasındaki camiinin yerinde hiçbir mesken yoktu. İnsanlar namazlarını Rıza’nın kahvesinin kapısında taş üstlerinde ya da dere kenarındaki düzlükte kılarlardı. Daha sonra bugünkü caminin yerinede ahşaptan ve çatısı hardamadan örtülü; minberi tahta merdiven şeklinde bir mescid yapıldı.
Burada insanlar vakit namazlarını kılarlardı. Cuma günü çevre yaylalardan gelen insanların buluşma yeri ve pazarı olan Güvende’de Cuma Namazı kılınırdı.
1974 senesi, böyle bir yaz günü ramazanda insanlar fındık toplamak için köye çekilmişti. Başka bir neden yok idi ceniğe gitmelerinde. O çağlarda gurbet işi de yoktu çevremizde ve köyümüzde.
Fındık işi biter bitmez, Rıza amcanın kahvehanesinin kapısı insanlar ile dolup taşardı. İleriki yaylalara gitmek için araba yolu yoktu ve bu kahvenin altı ve üstü un-ufra, yem-yiyecek, kap-kaşıkla dolardı. Bu mekân bir nevî insanların ve motorlu taşıtların son durağı idi. Ve yolun sonu olmakla beraber çilenin bir nevi başlangıcıydı da. Köyden gelen arabaların üstü, küçük siyahlıklar ile örtülü olurdu. Tek tip insanlar vardı, o zaman. Yokluğun ve yoksulluğun tek sıkıntı olduğu gibi…
Ramazan’da Pinti Yaylası’nın ortasına inşa edilen mescidden yalın ve yanık insan sesi yükselirdi. Üç dört köyden insanların yayla yaptığı Pinti’de çoğunlukla Teyfik hoca insanları namaza davet ederdi. Melekoğlu Hasbal, İmamoğlu Mehmet ve İsmail, Tıngaoğlu Mustafa ve Mehmet, Teyfik hoca, Kahvecioğlu Hacı, Dilaloğlu Salim, Muştakoğlu Eşref, Gavlakoğlu Şükrü, Fıtoğlu Hasan ve Hüseyin, Çakıroğlu Emin, Gorucuoğlu Osman, Melekoğlu Kazım, Estioğulları’ndan Salim ve Mecit, Çobanoğlu Mehmet yaylada ramazanın şiarı olan teravih namazında, bizim köyden, cemaati oluştururlardı.
Ahmet TESNİMÎ (Çatak Köyü 28/08/2010)