Zor bir imtihan verdik. Yazın en sıcak günlerinde Ramazan orucu tuttuk. Son bir hafta hariç, ter içinde kalarak teravih namazı kıldık. Bir anlamda şükür bayramı yapıyoruz. Zor bir imtihanı vermenin sevincini yaşıyoruz bugün. Sırada küskünleri barıştırmak var. Bunun zorluğunu biliyoruz. Önemli olan zoru başarmak değil mi? En uygun zaman bayram günü değil mi? Dargınlıklar nefrete dönüşmeden, kin büyümeden, dargınları barıştıralım.
Hayatımızın sevinç ve hüzün, rahat ve sıkıntılı iki net fotoğrafı yok mu?.. Bazen sevinçli, bazen kederli oluruz. Ama hiçbiri sürekli olmaz. Bazen ağlarız bazen güleriz, hiçbiri devam etmez. Doğumla seviniriz, ölümle üzülürüz. Sevinçli anlarımızdan biri de bayram günleridir. Her toplumun kendine göre bayramları vardır. Her toplum bu günleri, büyük coşku ve mutlulukla yaşar. Bazen dini hayatın bir tezahürü bazen milli olayların bir yıldönümünü gösteren bayramlar, toplumlara farklı bir atmosfer sunar, değişik duyguların yaşanmasına zemin hazırlar.
Müslümanların İki Bayramı Vardır
İslam dünyasının, yani Müslümanların iki dini bayramı vardır. Biri oruç ayının sonunda, bugün kutladığımız Ramazan Bayramı, diğeri Kurban Bayramıdır. Ramazanın gelişini şenliklerle karşıladık. Böyle bir mübarek aya ulaşmanın heyecanını yaşadık. Bu mübarek aya veda ederken hüzünlendik ama, görevimizi yapmanın huzuru içinde bayram sevincini yaşıyoruz. Çünkü bu mübarek ayı Allah'ın çizdiği çerçevede yaşadığımız için mutluyuz. Bu bayram bir anlamda şükür bayramıdır. Zor bir imtihanı vermenin kutlanmasıdır. Şeytanın arzularına karşı kazanılan zafer bayramıdır.
Bugün Bayram; Affedici Olalım
İnşallah Bayram hayatımıza yeni bir canlılık getirir, yeni bir umut taşır, taze bir başlangıç sunar. Bayramın sevinç atmosferi sıkıntılarımızı inşallah ikinci plana iter, streslerimizi arka sıralara doğru sürükler. Mutluluklarımız ön plana çıkar, yüzlerimiz güler, dualarımız kabul olur inşallah. Bayram, insanlarımız arasındaki sevgi ve muhabbetin güçlenmesine, birlik ve bütünlün sağlanmasına vesile olur inşallah. Bugün barış günüdür. Bugün kusurlarımızı affetme günüdür. Bugün bağışlama günüdür. Bugün helalleşmek günüdür. Düşmanlıklar büyümeden, kin duyguları gelişmeden, yaralar kangren olmadan sevgi rüzgarlarıyla kin buzullarını eritelim. Ağustos ayının sıcaklığında oruç tutan bizler, ufak-tefek hataları affedelim. Muhabbet iklimini yayalım etrafımıza. Çünkü bugün bayram. Affedici olmayı tercih edelim. hoş görülü davranmaya özen gösterelim. hatta kötülüğe iyilikle cevap verebilelim.
Kötülüğü Daha Güzel Olan İle Sav
Cenab-ı Allah Fussılet Suresi'nin 34. ayetinde buyuruyor ki: "İyilik ve kötülük bir değildir. Kötülüğü daha güzel olan ile sav. Bak o zaman seninle arasında düşmanlık olan kimse eski bir dostun gerçek bir arkadaşınmış gibi davranır."
Ceddimiz bu ayeti şöyle tefsir etmişler: "Kötülüğe kötülük her kişinin kârı. Kötülüğe iyilik er kişinin kârı." Ramazan orucu ve bütün ibadetlerimiz bizim böyle bir anlayışa sahip olmamızı istiyor. Bunu başarmak imkânsız değil. Nefis ve şeytanın tahriklerine engel olursak, bu güzelliği yaşayabiliriz. "Yaratılanı, Yaradandan dolayı sevebilir, sayabiliriz. Yaradandan affımızı isteyebilmek için yaratılanları affetmeye hazır mıyız?
Bayram Mı, Zindan Mı?
Kendimize samimi olarak şu soruyu soralım: "Hayatımızı kendimize bayram haline mi getirelim, yoksa zindan haline mi?" İstersek; hayatımızı "bayram" haline getirebilir miyiz? O zaman 15. asrın gönül adamı ve Emir Sultan'ın aziz dostu Hacı Bayram Veli'nin mısralarını iyi okuyalım:
"Bayramın imdi,
Bayramın imdi,
Yar ile Bayram,
Ederler şimdi
Noldu bu gönlüm,
Noldu bu gönlüm.
Derdi gamınla,
Doldu bu gönlüm.
Yâr ile bayram
Kıldı bu gönlüm.
Güzel bir geleneğimiz de bayram günlerinde akrabalarımızın mezarlarını ziyaretimizdir. Çünkü onlar için yapacağımız dua ölülerimiz için bir bayram olacağı gibi bize de "ölüm gerçeği"ni hatırlatır. Yanlış davranışlarımızı terk etmek ve kendimize "çekidüzen" vermek için bize güç ve yön verir.
Yetimleri Unutmayalım
Yetimleri de unutmayalım Bayram günü. Onlara elbise alamazsak, ceplerine harçlık koyamazsak bile, hiç değilse başlarını okşayalım. İşçilerine normal maişetlerini vermeyerek, kredi kartına bulaştıran, kendilerini bilmem kaç yıldızlı otellere atan Müslüman yöneticiler hakkında dua mı edersiniz, yoksa beddua mı edersiniz? Onu ben bilemem!
Çünkü Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "İşçinin emeğinin karşılığı olan ücretini, alnının teri kurumadan veriniz!"
Ben borsadan, repodan ve arsadan anlamam!
Cenab-ı Allah "Kul hakkıyla huzuruma gelmeyin" buyuruyor.
Bayramsa, bayramınız mübarek olsun.