Ben Çatak Köyü’nden Tıngo Osman Piltan. Nüfustaki doğum tarihim 1954 olmasına rağmen asıl doğumum 29 Aralık 1951’dir.
1961–1962 yılı öğretim yılında ilkokula başladım. Şimdi ilkokula başladığım tarihten bugüne kadarki köyümdeki yaşam, kültür ve geleneklerimizle ilgili gözlemlerimi ve büyüklerimden duyduklarımı anlatmaya çalışacağım.
Biz 1961–1962 yılı ilkokula başladık. O dönemde malum köylerde okul yoktu. Sadece merkezde tek ilkokul vardı. Köyler hep bu okula gelirlerdi. Doğankent’in ismi o zamanlar “Harşit” olarak geçiyordu ve nahiye idi. Harşit nahiyesinin 12 köyü vardı. Bütün bu köyler Harşit’e okula gelirlerdi. Sadece Törnük ve Şadı altında üçe kadar okurlardı. Bir de Dandı’da Gülümoğlu denilen birisi vardı. O da üçe kadar Dandı’da belli bir mahallede öğrenci okuturdu. Üçten sonra Harşit’e gelirlerdi. Öğrenim işi bu şekilde devam ederdi. İlkokuldan sonra dışarıda öğrenci okutmaya parası olan çocuğunu Tirebolu’ya veya başka yerlere okula verirdi. Bir de yatılı okul kazanalar giderlerdi. Bizde bu imkânlar kısıtlı ve de çocuk okutmanın bilincinde olunmadığı için ilkokuldan sonra bu işe önem verilmemiş. Bu 1965 yılına kadar böyle devam etmiş. Öyle ki, 1965 yılından önce bizim köyde okul kazananlar dahi gönderilmemiş.
Nitekim 1965–1966 yılı öğretim yılında ben okumak için rahmetli babama ısrarcı oldum, çok yalvardım. Babam da benim ısrarıma dayanamadı ve kendisinin de çok çalışkan olmasına karşın dedesinin onu okutmamasının da –verdiği –ezikliği ile bizi okula yazdırdı. Benim okula yazılacağımı duyan (dayım) Hasan Ural (Fıthasanı) ve Hüseyin Ural (Fıthüsyini) babama gelirler. “Bizim Mehmetler’i de verelim, madem beraber okusunlar”,der.
Bankacı Mehmet, Hasan dayımın Mehmet ve ben ortaokula başladık. Artık kısaca ortaokul oradan liseyi bitirdik. Daha ilerisine gidemedik. Oralara girmiyorum. Çok uzun hikâye. Liseyi bitirince ben DSİ’de işe girdim. Bankacı bankaya girdi. Öteki Mehmet de özel sektörde işe girince köylü “okuyan ekmek sahibi oluyor”, diye herkes çocuğunu okutmanın peşine düştü. Bundan sonra gençler okutuldu. Ve bugün buralara geldik. Çok şükür.
Bir de 1964 yılında Harşit’te santral başladı. İnsanlar(ımız) orada çalışmayı ve meslek sahibi olmayı öğrendi. Nitekim Mustafa Pusti Harşit’te tünelciliği öğrendi. Okuyan devam etti. Okumayan da bir işe girip çalışmasını öğrendi. İşte bugün köyde her evde bir veya iki kişi mutlaka dışarıda çalışan var.
Not: Yazının devamı var…
Hatıralar: Osman PİLTAN