Bölgemiz tarihine ait ve bilhassa Harşit Vadisi coğrafyasında meydana gelen olaylar ile ilgili, bilgi ve belgelere rastlamamamız mümkün değil.
Özellikle son Rus ve Türk savaşlarına katılan gazilerimizin kendilerinden ve yakınlarından; savaş sebebiyle evini-barkını terk ederek göç eden ya da işgal sonrasında esir düşen (Hasan Pusti, Durmuş Kahveci ve oğlu gibi birçoklarının…) çileli insanlarımızın, o günlere ait hatıralarını bir araya toplayamadık.
Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da geç kalındığını biliyorum. Bu insanların torunları da artık aramızda değil. Bırakın savaşın ızdırabını çekenleri, savaş günlerinde çocuk olanların hatıralarını günümüze bile taşıyamadık. Var olanlar da hafızalarda kalarak ölmek üzereler.
Her ne kadar böyle de olsa 1980’li yıllardan bu yana dinlediklerimi, okuduklarımı bir araya getirmeyi amaçladım. Fırsat buldukça da sitelerimize vermeye çalışıyorum.
Temel amacım çevremizdeki yaşlı ve hafızaları güçlü kişilerden o günlere mahsus anıları dinlemek, kayda almak ve yazılı hale getirmektir. Bu çalışma yerel tarih çalışmasına bir misal ve önayak olur kanaatini her zaman taşıyorum.
Şunu da biliyorum ki, kalan hafıza mahsulü anılar, kırık-dökük, geçmiş ile kopuk, çelişkili ve gölgeli olabilirler.
Unutmamak gerekir ki, bunların hepsi yaşanmış, samimi, canlı ve coşkulu birer tarih belgesidir. Tarih hakikatlerin yardımcısıdır ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayan bir süreçtir.
Bugün bu yaptığım önemsiz gibi görülebilir. Karanlığın elinden, bir parça da olsa, bir tutam aydınlığı kurtarma çabasındayım.
Bizim neslimiz ve özellikler bugünkü nesil, geçmişini bilmeden yaşıyor. Yaşadığı toplumun hafıza derinliklerinde neler olduğunu bilmeden yaşamak, iğdiş edilmiş hafızaya sahip olmak demektir.
Ahmet KARAHAN 11/04/2011 Sakarya