Yerel bir sözcük olan hartama Görele, Eynesil, Tirebolu, Giresun, Bulancak, Piraziz, Şebinkarahisar, Fatsa, Gölköy; Beşikdüzü, Vakfıkebir; Akyazı; Göynük; Zile; Koyulhisar; Boğazlıyan... yörelerinde kullanıldığını- Derleme Sözlüğü tanıklığıyla biliyoruz. Aynı kaynaktan sözcüğün Trabzon'da, Rize'de hartoma; Çarşamba, Samsun, Terme'de hartuma biçiminde söylendiğini öğreniyoruz.
Sözcük anılan yörelerde iki anlamda kullanılıyor. Samsun'da çıta, öteki yörelerde genelde bildiğimiz işlevinde, "kiremit yerine kullanılan ya da kiremit altına kullanılan ince tahta."
Genelde 1950 öncesinde yaygın olarak vardı hartama. Ev, tam, samanlık, ayakyolu gibi yöre insanının barınma, yaşama gereksinimlerinin üstünü örtmek için kullanılırdı. Günümüzün çinkosu neyse o yılların hartaması da oydu.
Hartamacılık bir işti. Genelde budaksız ladinlerden yapılırdı hartama. Özel araçları vardı düzgün kütükleri ince hartamaya-dönüştürmek için. Görele'nin sırtını yaylalara vermiş köylüleri üretirdi hartamayı. Kıyı kesiminde yaşayanlar onlarla pazarlık ede ede anlaşırdı. Hartama üretilen köye giderek üretimi gözlemek, satın almak bir yoldu. Başka bir yol da Görele'de hartama pazarlığında hartamacıyla anlaşılır, hartamacı işini bitirdikten sonra atlarla, katırlarla malı eve getirirdi.
Kaçak yapılırdı hartama. Yasal değildi. Orman yıkımına neden oluyordu. Bu yüzden de köylerde kaçak olarak satılırdı. İki yüz hartama düzgünce bağlanır, buna bir bağ hartama denirdi. Kimilerde hartamacı düzgün olmayan, çalık hartamaları da bağın arasına katardı. Çalık, bozuk, düzgün olmayan araya sıkıştırılmış hartamalara gama diyenler vardı.
Yayla evlerinin üstü de hartamayla örtülürdü. Sonbaharda yayladan dönmeden önce hartamalar sökülür, pürlerin altlarına saklanırdı, gelecek yazda kullanılmak üzere.
Üretilen tüm ürünlerde olduğu gibi üreticiden alarak hartama satan aracılar da vardı.
Zorunluluktan doğan bir gereksinmeyi gideren hartamacılar, hartama almak zorunda olanlar olağan yaşam biçiminin sonucu olarak halkbilim ürünleri de üretirlerdi. Hartamayla ilgili maniler, türküler böyle oluşurdu.
Türkü dosyamızda yer alan, ezgisi kasetle saptanmış, hartama üretilen yerlerin adının da geçtiği bir türkü:
Yükledim gır atıma
Torul hartamasını
Kimden öğrendin yavrum
Adam aldatmasını
Garabörk'den o karı
Böğürtlen'e gidelim
İçelim soğuk suyu
Urda düşün edelim
Garabörk yolu çamur
Sığırlık'dan gidelim
Çıkalım Böğürtlen'e
Urda düşün edelim
Geldi ya yaz ayları
Soyun güzelim soyun
Giz seni alamazsam
Adımı deli goyun
Böğürtlen'den görülen
Dokuz Dönüm değil mi
Gaç al beni sevdiğim
Sonu ölüm değil mi
Galkın gidelim uşak
Dutalım şu yolları
İnoluk'da bir mola
Buz gibidir suları
Atım atım gır atım
Zorladık mı bayırı
Az daha dayandık mı
Önümüz İn Çayırı
İn Çayırı Tepesi
Sis'e bakıyu Sis'e
Seni gavurun gizi
Niye gelmiyun bize
Bağ bağ hartamaları
Sardıma gır atıma
Gız senü alamazsam
Yazık olsun adıma.
Yazar: Hayrettin GÜNAY