Ara vermeden öğrenmek, başarıyı düşürüyor.
Sydney’de yapılan bir araştırmaya göre ara vermeden öğrenmek başarıyı düşürüyor. Bilim insanları bundan öğrenilen bilgilerin kısa vadeli hafızadan uzun vadeli hafızaya geçini engelleyen bozukluğu sorumlu tutuyor. Bu araştırmaya göre, bir saatlik ara bile bu bozukluğu önleyebiliyor.
Bilim insanları üç gruba ayırdıkları 31 öğrenciden, önlerindeki ekran üzerinde görülen noktacıkların sağdan sola mı yoksa soldan sağ mı hareket ettiklerini çok kısa sürede cevaplamalarını istemişler. Standart grup iki öğrenme birimi arasında bir saatlik mola verirken, ikinci grup hiç ara vermeden çalışmış. Kontrol grubu ise sadece bir öğrenme birimini tamamlamış. Çalışmanın başarısı ertesi gün ölçüldüğünde ara vermeden çalışan grubun çok daha az doğru cevap verdiği görülmüş. Fakat ara vermeden çalışan grup da buna rağmen reaksiyon süresi yavaşlamamış.
Bilim insanları bu deneylerden, ara vermeden çalışanlarda ekrana bakmanın yorgunluk oluşturmadığını buna karşılık öğrenilenlerin uzun vadeli hafızaya doğru aktarılmadığı sonucunu çıkardılar.
(Kaynak: CBT 1328/6, 31 Ağustos 2012)
Beyni tıka basa doldurmak öğrenmeyi olumsuz etkiliyor
Sürekli aynı yerde çalışmak yerine, çalıştığımız odayı değiştirmek öğrendiklerimizin akılda kalmasını kolaylaştırıyor. Çalışma sırasında tek bir şeye odaklanmak yerine, farklı ama birbiriyle alakalı becerileri veya konseptleri çalışmak da…
Çocukların kendilerine özgü öğrenme şekilleri olmasını ele alalım. Bunlardan bazıları, “görsel” bazıları ise “işitsel” öğelerle daha iyi öğrenirler. Kiminin beyninin “sol lobu”, kiminin ise “sağ lobu” daha iyi çalışır. Araştırmaya göre bu tür fikirlerin neredeyse hiçbir dayanağı yok.
Psikolog Robert A. Bjork, “Çalışma ortamı muhtelif parametrelerden oluşuyorsa, odaklanılan bilgi zenginleşiyor ve bunun da unutmayı yavaşlattığını düşünüyoruz” diyor. Odaklanılan ilginin çeşitli olması da öğrenme sürecini daha etkili kılıyor.
Araştırmalar ayrıca tek seferde yoğun çalışma yaklaşımını da çürütüyor. Beyne aceleyle bilgi tıkıştırmak, bir bavulu aceleyle doldurmaya benziyor. Bavul, içindeki eşyaları bir süreliğine tutuyor ama sonra her şey etrafa saçılıyor.
“Beyin bavulu” dikkatli ve yavaş doldurulduğunda, içindeki bilgileri çok daha uzun süre muhafaza ediyor. Örneğin bu gece bir saat, hafta sonu bir saat daha, bir hafta sonra bir kere daha çalışarak, öğrendiklerimizi daha kolay akılda tutabiliriz.
Sebebini kimse bilmiyor. Belki beyin bir konuya daha sonra geri döndüğünde, yeni bilgi eklemeden edinmiş olduğu bilgiyi yeniden öğrenmek zorunda kalıyordur ve bu sürecin kendi kendini güçlendiren bir özelliği olabilir.
Öğrenme üzerinde çalışma yapan psikolog Nate Kornell, “Unutma, öğrenmenin dostudur. Bir şeyi unuttuğunuzda, tekrar ve daha verimli bir şekilde öğrenmeniz gerekir” diyor.
Sefa SAYGILI
(Kaynak: Sabah The New York Times eki)