Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Kıyamet vakti de gelecektir; bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır.” (Hacc, 7)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Kabir âhiret menzillerinin ilkidir. Kişi ondan kurtulursa, sonrası kolaydır. Kurtulamazsa sonrası daha zordur.” (Tirmizî, Zühd 5; İbn Mâce, Zühd 32; Müsned, I, 63-64)
Rivâyet edilir ki Hasan Basrî (rh) bir mezar başında ağıt yakan bir kız gördü. Kız: “Babacığım, senin yatağını ben seriyordum. Bu gece senin yatağını kim serdi? Babacığım, seni ben yediriyordum. Bu gece seni kim yedirdi? Ve buna benzer sözler söylüyordu. Hasan Basrî ona: “Böyle söyleme. Bilakis şöyle de: “Babacığım, Seni kıbleye dönmüş olarak koyduk. O halde kaldın mı, yoksa kıbleden çevrildin mi? Babacığım, kabir sana cennet bahçelerinden bir bahçe mi, yoksa cehennem çukurlarından bir çukur mu oldu? Babacığım, iki meleğin sorularına hakkıyla cevap verebildin mi, veremedin mi?” dedi. Bunun üzerine kız: “Ey şeyh, senin sözlerin ne güzel” dedi ve onun nasihatini kabul etti.
Akıllı kimseye gereken ölümü hatırlamak, yolculuğun uzaklığını düşünmek, îman ve namaz, oruç, gece ibâdeti ve benzerî amellerle ona hazırlanmaktır. Amellerin en üstünü ise nefsi ıslah etmek; gıybeti ve yalanı terk ederek insanlara eziyetten geri durmak ve ameli Allah Teâlâ için hâlis kılmaktır. Bu ise gece-gündüz kalp safâsıyla tekrarlamak sûretiyle tevhîdin kuvvetine ihtiyaç duyar. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 15.Cilt,Erkam Yay.)