Okumak, yazılı bir belgeyi okumak, kavramak ve öğrenmek anlamının yanında ondan fazla anlamda kullanılan insanoğlunun en kadim eylemlerinden biridir. Okumak ilahi vahyin ilk emri ve toplumların ilerlemesindeki temel unsurlardan biridir. Peki, neyi, nasıl ve niçin okumak?..
Neyi okumak?
İnsan, aklın sınırları içinde; kendisinde olanı, kâinatı, içindekileri okuması; aklın sınırları ötesinde ise, ilahi vahiy ile kendisine bildirilen ilahi bilgiyi okumasıdır.
İnsanın kendisini okuması…
İnsan kendisini okuyabildiği, tanıyabildiği oranda kendisiyle, içinde yaşadığı toplumla, kâinat ile barışık ve mutlu yaşar. Yunus Emre’nin ifadesiyle;
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır.
Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir.
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir.
Kendisini iyi okuyabilen insan; kendisi ile barışık, kendisini bilen, Rabbini bilen, oluş-bulunuş gayesini kavrayan ve gereği üzere yaşayan insandır.
Kâinatın okunması…
Kâinat kitabını okumak; onun içindeki, yüzeyindeki ve etrafındaki eşyayı okumaktır. Kâinat kitabını okudukça; ondaki ölçü ve dengeyi (kaderi) kavradıkça; kâinattan istifade de o nispette artar. İnsan, kâinatı okuduğu oranda emrine verilmiş eşyayı görür, anlar ve kullanmaya başlar. Örneğin, “su”yu iyi okuyan insan suyun tüm imkânlarından faydalanır: Kaldırma kuvvetinden; akışından; buharının gücünden; bileşimindeki elementlerinden… Yer altı kaynaklarını iyi okuyan insan, demirinden, kömüründen, termal enerjisinden, altın ve gümüşünden faydalanır. Yer kürenin etrafındaki eşyayı okuyabildiğinde; güneş, ay ve yıldızlardan çok çeşitli şekillerde faydalanabilir. Güneşin enerjisini hem ısıtma hem de soğutmada kullanabilir; aydan zamanın ölçülmesinde; yıldızlardan da yol ve yön bulmada istifade edebilir…
“Her şeyin bir kader ile takdir edildiği” yeryüzü yaşamında kâinat; okumasını bilene, okuduğu oranda hizmet etmektedir. Ve insan, yeryüzünde yaratıcının koyduğu fıtri kanunları (kaderi/ölçülülüğü) kavradığı oranda ondan faydalanması artmakta, maddi refah seviyesi yükselmektedir. İnsan okuma ameliyesinin karşılığını mutlaka almaktadır.
Tarih ilmini iyi okuyan, zamanın ruhunu okuyan ve gereği üzere değişim ve gelişime ayak uyduran toplumlar, kendi sosyal değişimlerini yaparak kendilerini yenileyebilirler. Zamanların değişmesi ile kendilerini, hukuk ve ilgili kurallarını güncelleyebilen toplumlar birey ve toplum olarak daha mutlu bir yaşam sürerler. Tarih bunun örneklerine sahne olmuştur. Zamanın ruhunu okuyamayan ve gerekli değişim ve dönüşümü sağlayamayan toplumlar da bir bedel ödemişler, tarih sahnesinden silinmiştir.
Yeryüzünde fizik âlemin, sosyolojinin, tarihin, iktisadın ve diğer bütün ilimlerin doğru okunması ile doğru orantılı olarak dünyadan faydalanma imkânı verilmiştir. İnsan inansın ya da inanmasın “insan için ancak ve ancak çalıştığı vardır.” (Necm, 53/39)
Yeryüzü kitabının bilgileri sonraki nesillere kitaplar ve ilgili diğer veri aktarma vasıtaları ile aktarılmaktadır. Dünyadaki insan toplulukları incelendiğinde; kitap ve diğer bilgi aktarım vasıtalarını kullanma oranının yüksek olduğu insanların yaşadığı ülkelerin, okuma oranı düşük ülkelerden maddi refah seviyesi olarak daha ileride olduğu ortaya çıkmaktadır. TÜİK 2013 verilerine göre Türkiye’de; televizyon izlenmesi günde 6 saat, internet kullanımı 3 saat, kitap okuma günde 1 dakikadır. Kitap okuma oranları diğer ülkeler ile kıyaslandığında durum: İngiltere ve Fransa yüzde 21, Japonya yüzde 14, Amerika yüzde 12, İspanya yüzde 9, Türkiye’de 0,001 (binde bir) olarak verilmiştir. Bu sonuçlar göstermektedir ki; kitap okumanın yüksek oluşu ile maddi refah arasında doğru orantı vardır. Ancak maddi refahın hemen yanında manevi refah ve kalkınmışlık da fevkalade önemlidir. Manen yüksek toplum olmanın yolu da okumaktan geçmektedir. Maddi bilgilenmenin yanında ilahi olan bilginin de okunarak gereği üzere hareket etmek kişiyi ve toplumları her iki dünyada da mutluluğa götürmektedir.
Sadece maddi bilgiyi okumak belki dünya refahını sağlayabilir fakat ardından gelen hayat için fayda vermez. Rabbimizin ifadesi ile: “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” (İsrâ, 17/14) denilecektir. Hesap günü gelmeden önce kendimizi ve dünyayı okuyuşumuzu gözden geçirmek dünya ve ardındaki dünya için fevkalade önemlidir. O halde bize düşen hem maddi olan bilgi için okumalarımıza devam etmek hem de ilahi olan bilgiyi sahih kaynağından okumaktır.
Nasıl okumak?..
Rabbinin adıyla okumak… Okuduğunu Rabbinin rızası doğrultusunda okumak ve kullanmak esastır. Bu esas, birey ve topluma zarar verici okumalardan arınmayı; zararlı icat ve uygulamalardan uzak durmayı beraberinde getirir. Kişi ve toplumlar yaratıcısının rızası doğrultusunda rabbanî bir okuyuş yolunu tutmazlarsa bu o birey ve toplumların yıkım ve hüsranına sebep olur.
Niçin okumak?..
Oluş-bulunuş gayesini öğrenme ve gereği üzere davranmak üzere bir okuyuş… Oluş-bulunuş gayesini öğretmeyen ve buna hizmet etmeyen bir okuma, matematikteki yutan eleman gibi tüm hayatımızı boşa çıkarmaktadır.
Netice olarak; kendimizi, içinde yaşadığımız dünyanın içindekileri ve etrafındakileri, oluş-bulunuş gayemize göre rabbani bir okuyuş ile okumak, iki dünyanın da saadeti için elzemdir.
Selam ve duâ ile...
Aytaç AYDIN (http://www.yenikalemler.net/haber/ )