Bir şey yap güzel olsun… Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.
-Güzellik karın doyurmuyor abi… İnsanlar iş, ekmek özgürlük istiyor. Bunca yoksulluk var iken, nasıl gider gönül darlığı.
-Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgara ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin.
-Doğru iş yapanı, doğru konuşanı, dokuz köyden kovuyorlar. Adını unutup “Davut” diyorlar. “Ulan âlemin enayisi sen misin” diye aşağılıyorlar. Bir “doğru şey” onları engellediğinde, “Yok mu bunun bir ek yeri, yumuşak karnı” diye mızıldanıp, huylanıyorlar. Bu “ek yeri”n keşfi için komisyonlar kurup, dosyalar dolduruyorlar. Sonunda Davut’a doğru işaret parmaklarını sallayıp, gözlerini belerterek “Bak açarız dosyanı ha…” diye kısık bir sesle sesleniyorlar.
-Bir şey yap iyi olsun. Hizmetten, hürmetten, merhametten müteşekkil olsun. Kalpleri yumuşatsın, garibin, yolcunun, zayıfın derdine derman olsun.
-Bize hep, “İyilik yapma, sakın ha kemlik bulursun” diyorlar.
-Olsun sen bir iyilik yap at denize, balık bilmez ise Hâlık bilir…
-İyi de nere o iyiliği yapacak olan, onlar hep güzel atlara binip aramızdan ayrıldılar.
-Sözüm sanadır, giderler zaten gitmiş. Sen kanaatı gözet, mütevazı ol.
-Mütevazı olacağım ama, gerçek sanırlar diye endişe ediyorum. O zaman bizi bir köşeye itekleyip unutuyorlar be abi; çapsız, işe yaramaz, cirmi kadar yer yakar diyorlar. Diğerlerine omuz atıp, çelme takıp öne geçsem parayı toplayacağım. Sen bizim ekmeğimizle mi oynuyorsun, sen bizim kimlerle dansettiğimizi biliyor musun? Burası kurtlar sofrası.
-Bir şey yap âdil olsun, haktan hukuktan ayrılmasın. Zâlime haddini bildirsin, mazlumun payını versin.
-“Hak değirmende” diye bir söz var, işitmedin mi? Hukuk güçlünün yazdığı bir kitap, Para kimde, güç onda.
-Hak yerini bulur ve elbette hak gelince bâtıl zâil olur.
-Ben de şunu diyorum, “Hamama giren terler ve oyuna katılan kol sallar”. Kanı da var, canı da var ama hamsi kurban olmuyor. Hakkı tutup kaldıracak derman nerede bizde?
-Çabuk parlayan çabuk söner, sabr ile elbet olur koruk helva.
-Abi senin anlattıkların notlu izahlı atasözleri sözlüğünden seçmeler. Bu sözlüğün pek çok nüshası var ama, kullanımı ilkokuldan öteye geçmiyor. Sen bize nasihat vereceğine, biraz harçlık versen daha iyi..
-İnsanlar ne zamandan beri bu hale düştü…?
-Böyle gelmiş, böyle gidiyor… Tarih dede öyle diyo.
-Olur mu hiç. Tarih insanları ibret alsınlar diye yazılır, okutulur.
-Biz tarihi savaşların, kıyımların hikâyesi olarak dinledik. Hükümdarların birbirini boğazlıyor, ortalık kandan geçilmiyor.
-Bir şey yap barış olsun. İnsanlar kin ve nefretten uzaklaşın. Bombalar patlamasın, çocuklar ölmesin.
-Ohooo, bana neredeyse dünyayı düzelt diyorsun…
-Öyle,.. Hadi bir şey yap.
Mustafa Kutlu /Hüzün ve Tesadüf