Derdi olan hemen
herkesin birleştiği temel bir mesele/nokta var: eğitim/terbiye.
“Eğitim şart”, “eğitim
meselesi medeniyet meselesidir” diyenlere katılıyorum, inanıyorum.
Eğitimi maddî
kalkınmanın bir aracı olarak görenlere katılmıyorum, inanmıyorum.
Eğitimde acil olarak
yapılacak ilk iş, ekonomiyi değil ahlâkı, edebi, terbiyeyi öne alan bir
şahsiyet oluşturmak, bunların yolunu açmaktır.
İnsanın manevî, ruhî
cephesini din terbiye eder. Din bir ahlâk nizamıdır da. İslâm ise en güzel, en kâmil
ahlâkı, barındırır, taşır ve tavsiye eder. Hatta en güzel ahlâkın taa
kendisidir.
Bu terbiyeyi, yani ahlâkî terbiyeyi, alan her insan bulunduğu bütün mekânda edep ve adap erkânına uyar.
Terbiye ailede,
cemiyette, mektepte, hayatta ve tabiatta verilir.
Ailenin bir düzeni
vardır. Cemiyetin de bir düzeni vardır. Mekteplerin de bir nizamı vardır. İlim de
bir düzen ve nizam içinde verilir. Düzen ve nizam, intizam taşır; bunları
bulundurmak zorundadır. İntizam, bugünkü anlamıyla/manasıyla/vasfıyla bir
disiplin işidir ve saygıyı gerektirir, sevgiye ihtiyaç duyar. Ancak bu anlayış çerçevesinde,
bu düzen içinde, bu zeminde ahlâk eğitimi verilebilir ve hakikate doğru
yürümenin imkânı oluşur.
Ahmet
TESNİMİ (26-04-2020/Sakarya)