Hz. Peygamber (Sav)’in Hadislerinde Fitne
(Sebepleri, Özellikleri, Çareleri )
GİRİŞ
Fitnenin
tarifi “Fitne” kelimesi, lügatte attın ve gümüşün iyisini kötüsünden
ayırt etmek için ateşe atıp eritmek mânâsına gelen “Fe-te-ne” fiilinden türemiş
bir isimdir. Kelime zamanla daha geniş mânâlar kazanarak, iptila, tecrübe,
imtihan, insanın ateşe atılıp azap edilmesi gibi mânâlarda kullanılmıştır. Aynı
zamanda “küfür, her türlü günah, fısk-ı fücur, insanlar arasında
vukua gelen ihtilaf kargaşa, şekavet ve kavgaya da ıtlak olunmuştur. “
Kur'an-ı
Kerim’de bu kelime, türemiş şekilleriyle birlikte 60 yerde geçmektedir. Hz.
Peygamber (sav), İslam toplumu içinde zamanla ortaya çıkacak, birlik ve düzeni
bozacak birtakım fitnelerden çeşitli vesilelerle bahsetmiştir. Söz konusu
fitnelerin bir kısmı, kendisinden sonra ortaya çıkacak önemli olaylar, diğer
bir kısmı da kıyamet ve ahir zaman ile ilgili haberler şeklinde bir özellik
taşır.
Bu
hadisler, hadis otoritelerince derlenmiş ve çeşitli bölümler altında hadis
kitaplarında toplanmıştır. Kütüb-i Sitte müelliflerinden Nesâi
hariç hepsi, tasnif ettikleri hadis kitaplarında “Kitabü’l-Fiten” adı altında
bölümler açmışlar ve bu hadislerin büyük bir kısmını burada zikretmişlerdir.
Fitne
hadisleri, çok sayıda sahabe tarafından rivayet edilmiştir
BİRİNCİ
BÖLÜM
1.
Fitneyi Doğuran Sebepler
Fitneyle
ilgili hadislerin iki kısımda ortaya çıktığını görmekteyiz. Birinci kısım,
kulların iradesi dışında olup tamamen ilahi iradeye bağlıdır. Mesela; güneşin
batıdan doğması, Deccal'in çıkması gibi. Bir de ortaya çıkmasında kulların
iradesi esas olan fitneler vardır ki, bunlardaki amil, kulun kendisidir.
Fitneyi doğuran sebeplerde, kulun iradesi sonucu ortaya çıkacak fitnelerin
sebepleri araştırılmıştır.
A.
Cehaletin Yaygınlaşması
Ebu
Ümame (ra)'nin naklettiği bir hadiste Rasulullah (sav): “Öyle fitneler olacak
ki, o zaman kişi mü’min olarak sabahlayıp kafir olarak
akşamlayacaktır. Ancak Allah’ın ilim vermek suretiyle ihya ettikleri müstesna “
buyurarak bilgili insanların hiçbir zaman fitnenin tuzağına düşmeyeceklerini
haber vermiştir.
B.
Alimlerin Bozulması
Abdullah
b. Amr b. el-As (ra) diyor ki: Ben Rasulullah (sav)'ı şöyle söylerken işittim:
“Allah ilmi insanlardan söküp almak suretiyle kaldırmaz., bilakis alimlerin
canlarını almak suretiyle ilmi kaldırır aralarında hiçbir âlim kalmaz da
insanlar cahilleri önderler edinirler, onlara sorular sorarlar, onlar da
bilgisizce fetva verirler ve böylece hem kendileri sapıtırlar hem de
başkalarını saptırırlar. “
Ebu
Hureyre (ra)'nin rivayetinde : “İlim öğrenip de onu gizleyen kimse, kıyamet
gününde ağzına ateşten bir gem vurulmuş olarak getirilecektir” denilirken, İbn
Ömer (ra)'in rivayetinde ise: “İlmi, âlimlere karşı övünmek yahut, sefihlerle
mücadele etmek, insanların dikkatini üzerine çekmek için öğrenen kimseyi Allah
cehenneme sokar” diye belirtilerek âlimlerin taşıdıkları sorumluluğa ve toplum üzerimde
meydana getirecekleri kötü tesire işaret edilmektedir.
C.
İdarecilerin Bozulması
Enes
b. Malik (ra)'in naklettiği hadiste; “Enes der ki: Rasulullah (sav)'a; Ya
Rasulullah İyiliği emretmeyi kötülükten sakındırmayı ne zaman terk ederiz? diye
soruldu. Rasulullah (sav): “Sizden önceki ümmetlerde meydana gelen şeyler,
sizin içinizde de ortaya çıkınca “, diye buyurdu. “Bizden önceki ümmetlerde
meydana gelen şeyler nedir? “ dedik. Rasulullah (.sav): İdare küçüklerinizde,
zina büyükleriniz arasında ve ilim de düşük insanlarınızda olmasıdır “
buyurdular.
D.
Dini Münakaşaların Yapılması
Enes
b. Malik (ra)'ten rivayet edilen bir hadiste şöyle denilmektedir: “Din üzerinde
münakaşa yapıyorduk, yanımıza Hz. Peygamber (sav) geldi. Bizi münakaşa eder
görünce, şimdiye kadar hiç görülmemiş derecede kızdı ve şöyle dedi: “Ey
Muhammed'in ümmeti, nefislerinizi bu derece ateşlendirmeyiniz. Bununla mı emir
olundunuz? Bundan nehyedildiniz mi? Sizden öncekiler de bu sebepten yok
olmadılar mı?Hayrı az olduğu için mücadeleyi terk ediniz. Münakaşayı terk
ediniz, zira münakaşa kardeşler arasına düşmanlık sokar. Münakaşayı terk
ediniz, zira fitnesinden emin olunmaz. Münakaşayı terk ediniz, zira o
(zihinlerde) şüphe oluşturur, amelleri yok eder. “
E.
Dini hayatın zayıflaması
Hz.
Ali (ra)'nin naklettiği bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Ümmetim şu
on beş hasleti işlerse kendilerine bela iner. “ “Onlar nelerdir? “ diye
sorulduğunda Rasulullah (sav) şöyle buyurdu : “Ganimet, muayyen kişiler
arasında dolaştığı, emanet ganimet kabul edildiği, zekat ceza kabul edildiği
zaman, kişi hanımına itaat edip annesine karşı geldiği, arkadaşına karşı iyi
olup babasına cefa ettiği zaman, mescitlerde gürültüler yükseldiği, toplumun en
aşağılık insanı onlara lider olduğu, şerrinden korkularak ki i e ikram
edildiği, şaraplar içildiği, ipek giyildiği şarkıcı kızlar ve çalgı
aletleri edinildiği bu ümmetin. soru evveline lanet ettiği zaman ya bir kızıl
rüzgar yahut yere batma ve kılık değiştirme gibi bir bela beklesinler.
F.
İyiliği Emredip Kötülükten Sakındırmanın Terk edilmesi
Huzeyfe
(ra)'nin rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır:
“Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, mutlaka iyiliği emredecek,
kötülükten şiddetle sakındıracaksınız., (Eğer bunu yapmazsanız) Allah'ın yüce
katından size bir azap göndermesi muhtemeldir. Bu durumda siz O'na dua
edeceksiniz fakat O, sizin duanızı kabul etmeyecektir.'
G.
Adaletin Terk edilmesi
Abdullah
b. Amr b. el-As bir hadisi şöyle rivayet etmektedir: Rasulullah (sav)'ın
etrafında halka olmuş oturuyorduk. Fitneden bahsetti ve şöyle dedi: “İnsanları;
antlaşmaları bozulmuş, itimat ve güvenleri azalmış gördüğünüz zaman,
(parmaklarını birbirine karıştırarak) halleri şöyle karmakarışık olur...”
Hırsızlık
suçu işlemesinden dolayı eli kesilmesi gereken bir kadın için, affedilmesine
aracı olmak isteyen Hz. Üsame'ye Peygamberimiz (sav): “Allah'ın koymuş olduğu
ceza hakkında mı aracılık ediyorsun? “ demiş, sonra da bir hutbe irad ederek
“Sizden önceki ümmetleri helak eden, soylu biri hırsızlık yapınca onu
bırakmaları, zayıf biri yapınca ona ceza uygulamalarıdır. Allah’a yemin ederim
ki, kızım Fâtıma hırsızlık yapsaydı onun da elini keserdim” buyurmak suretiyle,
bir toplumun devamı için adaletin ne derece önemli olduğunu belirtmiştir.
II.
Fitnenin Çeşitleri
Fitnenin
çeşitlerini iki grup altında incelememiz mümkündür.
A.
KULUN İRADESİYLE ORTAYA ÇIKAN FİTNELER
Bu
grup içine giren fitnelerin ortaya çıkması, kulun iradesine bağlıdır. Kulun
tedbirsizliği veya tedbirindeki eksikliği, onu birtakım fitnelerle karşı
karşıya getirecektir.
Malın
fitnesi
Bundan
maksat, bizzat malın kendisinin fitne olmayıp çok fitnelere sebep olması
yönüyledir. Onun lezzetine ve çekiciliğine aldanan kimselerin gaflete
düşmeleri, daha sonra da Allah’a kulluk yapmaktan vazgeçmeleri muhtemeldir.
Kur’an
‘da: “İyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer. fitneden ibarettir
buyurulmuştur.
Ebu
Hureyre (ra) der ki: Rasulullah (sav) “Altın ve gümüşün, kadife ve süslü
elbisenin kulu kölesi oları helak olsun “ buyurdu.
Ka'b
b. Iyaz, Rasulullah (sav)'tan şöyle işittiğini nakleder: “Her ümmetin bir
fitnesi vardır. Benim ümmetimin. fitnesi de maldır. “
Kadınların
Fitnesî
Peygamberimiz
(sav): “`Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne (sebebi)
bırakmadım” diye buyurmaktadır. Bir başka hadislerinde ise: “Dikkat edin!
Dünyanın sizi aldatmasından sakının.” diyerek kadınların fitnesinden sakınmayı
buyurmuştur.
Dünyanın
Fitnesi
Rasulullah
(sav), sâde bir hayat yaşamış ve: “Ben dünya ile beraber değilim. Benim dünya
ile beraberliğim ancak bir ağacın altında biraz gölgelenip sonra giden ve ağacı
orada bırakan bir yolcunun beraberliği gibidir” buyurarak insan hayatında
dünyanın yerinin ne olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Buhari'nin naklettiği
bir hadis de şöyledir: “Dünya arkasını çevirerek gitmekte, âhiret de (.sizi) karşılayarak
aynı hızla gelmektedir. Bu iki alemin çocukları vardır. Siz âhretin çocukları
olunuz, dünyanın çocuklarından olmayınız. Bu dünya amel etme günüdür; hesap
verme günü değildir. Ahiret, hesap verme günüdür; amel etme günü değildir.
Tefrika
Fitnesi
Bu
tefrikayı Rasulullah (sav) şöyle ifade eder: “Yahudiler 71 fırkaya,
Hıristiyanlar 72 fırkaya ayrılacaklardır. Benim ümmetim ise 73 fırkaya
ayrılacaktır. Bunlardan 72’ si cehennem de biri cennettedir. O da cemaat
ehlidir.
Bir
başka hadislerinde Efendimiz (sav) : “Kim cemaatten bir karış ayrılır, sonra da
ölürse, cahiliyye ölümüyle ölmüş olur” buyurmuştur.
B.
KULUN İRADESİ DIŞINDA ORTAYA ÇIKAN FİTNELER
Kulun
irâdesini aşan, tamamen ilahi iradeye bağlı olarak meydana gelen fitneler bu
gruptandır. Bunların meydana gelmesindeki hikmetlerin başında, kulun imtihana
tabi tutulması ve imanının denenmesi gelmektedir.
Bunlar
arasında Deccal fitnesi, güneşin batıdan doğması, Ye'cüc ve Me'cüc fitnesi gibi
harikulade olaylar bulunmaktadır.
Bu
iki grup fitne çeşitlerini birbirinden kat’i çizgilerle ayırmak oldukça zordur.
III.
Fitnenin Belli Başlı Özellikleri
A.
Fitnenin Umumi Olması
Fitne
baş gösterince, eğer tedbir alınmazsa çok kısa bir zaman içinde, aşama aşama
bir yol takip ederek toplumu etkisi altına alır. Bu özellik hadis-i şerifte
şöyle açıklanır: Fitne, kalplere hasır(ın örülüşü) gibi çöp çöp konur. Hangi
kalp ondan içirilirse, onda siyah bir nokta meydana gelir. Hangi kalp bunu
reddederse beyaz bir leke meydana gelir... Bir başka hadiste Efendimiz (sav):
“Fitne, sizden her birinizin evinize girecektir” buyurur.
Huzeyfe
(ra) der ki:
“İnsanlar,
Hz. Peygambere hep hayırdan soruyorlardı. Ben ise, bana da bulaşır korkusuyla
hep şerden sorardım. Bir defasında dedim ki:
- Ya
Rasulullah (sav)! Biz bir cehalet ve şer içinde idik. Allah bize bu hayrı
(İslam'ı) getirdi. Artık bu hayırdan sonra gelecek şer (fitne) var mıdır?
Rasulullah (sav):
-
“Evet var!.. “ buyurdu. Ben:
- O
şerden sonra bir hayır var mıdır? dedim.
-
“Evet vardır ve bunun içinde bir bulanıklık olacak, buyurdu. Ben:
-
Onun bulanıklığı nedir? dedim. Rasulullah (sav):
-
“Bir topluluk, benim getirdiğim hidayetten ayrılacaklar, başka yollara, davet
edecekler”dedi
B.
Fitnenin Şiddetli Olması
Rasulullah
(sav), fitne çıktığı zaman meydana getireceği şiddeti birtakım benzetme, mecaz
ve kinayelerle anlatmıştır. Meselâ, fitne: Kabaran deniz dalgalan gibi;
karanlık gecelerin (gittikçe koyulaşan) bölümleri gibi, yağmur taneleri gibi
kör sağır ve dilsiz şekilde olacak diyerek, gelecekte meydana çıkacak
fitnelerin şiddetinin değişik görüntülerini açıklamıştır.
C.
Fitnenin Çekici Olması
Fitne,
öyle korkunç bir ateştir ki, ona meyledeni mutlaka kendisine çeker. “Sağır,
dilsiz ve kör fitneler olacak, kim ona yaklaşırsa o da bunu kendisine
çeker” şeklindeki hadiste gerek fitne ortamının vermiş olduğu psikolojik
etkilenme gerekse fitne çıkaranların “nasihat dinlememe, hakkı batıldan ayırt
etmeme” gibi, kalben kasvet içinde bulunmaları sebebiyle, ona meyledenin
mutlaka onun içine gireceği anlatılmıştır.
D.
Fitnenin Yok Edici Olması
Fitne
yok edicidir. Çıktığı zaman kabaran sel suları gibi her şeyi siler süpürür.
Huzeyfe şu hadisi nakletmektedir: “Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi,
(zamanla) İslâm da yok olup izi silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac
umre ibadeti nedir bilinmeyecektir. Allah’ın kitabı da bir gecede kaldırılıp
götürülecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır. Çok yaşlı
erkekler ve pek ihtiyar olan kadınlardan oluşan bir takım insanlar kalacak ve:
Biz babalarımıza şu “Lâ ilahe illallah” kelimesi üzerine yetişlik de, (dinden
bildiğimiz) bu kelimeyi söyleriz, diyeceklerdir.
E-Fitnenin
inkarcı olması
Fitnenin
karakteristik özelliği de inkarcılığın doruk noktaya ulaşmasıdır. Hz. Aişe
(ra)'nin rivayet ettiği bir hadiste: “ Lât ve Uzza’ya tapılmadıkça kıyamet
kopmaz” buyurulur.
Yine
sahâbe-i kiramdan Câbir (ra) Hz. Peygamber'in: “İnsanlar bu dine kitleler
halinde girdiler, kitleler kitleler halinde çıkacaklar” dediğini ağlayarak
anlatır.
İKİNCİ
BÖLÜM
I.
İstikbalde Ortaya Çıkacak Fitneler
Rasulullah
(sav), Allah'ın kendisine bahşettiği gayba ait bilgilerin bir eseri olarak,
istikbalde ortaya çıkacak bir takım fitneleri haber vermiştir. Bunları şöyle
sıralayabiliriz:
A.
KIYAMET ALAMETLERİ
Kıyametin
vukuunun çok yakın olduğunu haber veren hadislerde, bir takım harikulade
olayların ortaya çıkması, kıyâmet alâmeti olarak sayılmıştır. İbn Hacer Tabiin
imamlarından Dahhak'ın şu sözünü nakleder: “Kıyamet alametlerinin ilki, Hz.
Muhammed (sav)'in peygamber olarak gönderilmesidir.” Efendimizin hadislerinde
de şöyle buyurulmaktadır: Rasulullah (sav), iki parmağıyla ( şahadet parmağıyla
orta parmağını birleştirerek) işaret edip parmaklarını uzatarak “Ben ve kıyâmet
şu (iki parmak misali yakın) gönderildim. “
İbn
Ömer (ra)'in rivayet ettiği hadiste ise: “Sizden önceki ümmetlere göre sizin
ömrünüz, ikindi vakti ile güneşin batışı arasındaki süre kadardır. “
Huzeyfe(ra)'den rivayet edilen bir hadiste de: “Biz kıyamet hakkında
konuşuyorduk. Rasulullah (sav), zerimize çıkageldi. “Ne konuşuyorsunuz?” dedi.
Kıyamet hakkında konuşuyoruz, dedik. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle
buyurdu:
“Ondan
önce şu on şeyi görmedikçe kıyamet kopmaz “ dedi ve şunları zikretti:
“Duman
olayı, Deccal 'in çıkması, ye'cüc ve me'cüc'ün çıkması, güneşin batıdan
doğması, İsâ (as) 'ın yere inmesi, üç mekanda yere batma olayı olması, Arap
Yarım adasında bir yerin yere batması. Bunların. sonucunda ateş çakması
hadisesidir ki, Yemen 'den çıkar ve insanları mahşerlerine (toplarıma yerlerine
doğru) sürükler. “
Duhan
Olayı
Duhan,
duman demektir. Hadiste; doğu ile batı arasını dolduracağı, kırk gün duracağı,
mü'mini nezle, kafiri de sarhoş gibi yapacağı anlatılır. Bu olay “selef”
alimler arasında ihtilaf olmuştur. Bazıları bu olayın Peygamberimiz (sav)
zamanında olduğunu, bazıları ise bunun kıyamet öncesi olacağını
söylemektedirler.
“...Kureyşliler
İslâm'ı kabul etmeme konusunda, Rasulullah(sav)'a karşı geldiklerinde,
Rasulullah(sav) onlar hakkında Hz. Yusuf (as)'ın kıtlık seneleri kıtlığa
uğramaları için beddua etti. Başlarına öyle açlık ve darlık geldi ki, açlıktan
deri ve ölmüş hayvan eti yemeye başladılar. Kişi göğe bakmaya başlardı da
içinde bulunduğu sıkıntıdan dolayı, yerle gök arasındaki her şeyi duman
görürdü.” Bu rivayete göre duhân olayı asr-ı saadette vuku bulmuştur denir.
Hz. Ali
(ra) ise: “Duhân alâmeti henüz geçmedi. O duhân ki, mü'mini nezle tutmuş hale
getirecek, kafiri de ölünceye kadar şişirecektir.” diyerek bu olayın daha
meydana gelmediğini söylemektedir.
Deccal'in
Çıkması
Lügat
kitaplarında hiçbir menşe ve merci göstermeksizin “aldatmak” mânâsı olarak
kaydedilen “deccale” kelimesinin Arapça olması şüphelidir. İslâm ıstılahında
ise; “O, Allah'ın kendisiyle kullarını imtihan ettiği bir şahıstır. Allah onu,
kendi ilahi kudreti dahilinde olan şeyleri yapmaya muktedir kılacak, bir müddet
sonra da bunları yapmaktan âciz bırakacaktır.” Deccal, iri vücutlu, kızılca
renkli, kıvırcık saçlı, sanki üzüm tanesi gibi fırlak, sakat gözlü bir adam
olup alnının ortasında “kafir” kelimesi yazılıdır ve her Müslüman tarafından
kolayca okunabilir.
Deccal
i1k çıktığı zaman, zalim krallardan bir kral görünümünde çıkacak daha sonra
peygamberlik iddiasında bulunacak, sonra da ilahlık iddiasında bulunacaktır.
O’na ademoğullarının cahilleri ve ayak takımları tabi olacak, salih ve muttaki
kullar karşı çıkacaktır.
Dabbe’nin
çıkması
“Kendilerine
söylenmiş olan başlarına geleceği, zaman yerden bir hayvan çıkarırız ki, o,
insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını. söyler” mealindeki ayetle
işaret edilen dabbe, kıyamet yaklaştığı zaman ortaya çıkacaktır.
Bir
hadiste ise; “Dabbe, beraberinde Süleyman (as) 'ın mührü ve Musa(as) 'ın âsâsı
olduğu halde çıkacak, âsâ ile mü'minin yüzünü parlatacak, mühürle
kafirin burnunu kıracaktır. Öyle ki oba halkı toplanacak da buna: Yâ Mü'min...
Şuna da: Yâ kafir!. diyecektir. “Dabbe'nin nereden çıkacağı ve kaç defa
çıkacağı konusunda da hadislerde farklı ifadeler bulunmaktadır. Bir kısım
hadislerde dabbe'nin Rükün ile Makam-ı İbrahim arasından çıkacağı anlatılırken
başka hadislerde ise Mekke'ye yakın Bâdiye’de bir yerden, bir kayanın altından,
Safâ tepesindeki bir yarıktan çıkacağından bahsedilmektedir. Kaç defa çıkacağı
konusunda Seharanfuri, “Bezlü'1- Mechud” isimli eserinde şu izahatta bulunur:
“Dabbe üç defa çıkacaktır. İlki, Mehdi zamanında, sonra İsâ(as) indikten sonra
ve üçüncü olarak da güneş batıdan doğduktan sonra.”
Güneşin
Batıdan Doğması
İlahi
takdirin bir eseri olarak çıkacak harikulade olaylardan biri de, güneşin
batıdan doğması hadisesidir. Güneş, her zaman takip ettiği yörüngesindeki
düzenin dışına çıkarak battığı noktadan tekrar doğacaktır.
Hz.
Peygamber(sav), En'am suresinin 158. ayetinin tefsirinde bu hususu şöyle ifade
etmişlerdir: “Üç alamet çıktığı zaman, “önceden iman etmemiş olan kişiye artık
iman fayda vermeyecektir: Dabbetü'l ard, Deccal ve güneşin batıdan doğması. ““
Başka
bir hadiste ise: “Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz, güneş batıdan
doğunca, onu gören bütün insanlar iman ederler. Fakat daha önce inanmadıkları
için, onlara imanları fayda vermez. “
Hz.
İsâ (as)'nın Yere İnmesi
Deccal
çıkıp yeryüzüne fitne ve fesat tohumları saçarken Allah (cc) Hz. İsa(as)'yı
gönderecektir. Efendimiz (sav)'in hadislerinde : “Hz. İsâ (as), yeryüzüne
Dımaşk'ın doğusunda beyaz minare denilen yere, iki elbise içinde ellerini iki
meleğin kanatları üzerine koymuş vaziyette iner. “ Diğer bir hadiste: “Sabah
namazı vakti iner, Müslümanlara imam olur. İşte tam o sırada Allah düşmanı
deccal, onu görünce tuzun suda erimesi gibi eriyecektir. Hz. İsa (as)'ın
yeryüzünde yedi veya kırk sene kalacağı hususunda rivayetler vardır.
Bunun
sebebi de ; Hz. İsâ (as)'ın göğe çekilmeden önceki hayatı 33 yıldır. Yeryüzünde
de 7 yıl kaldığında toplam yaşı kırk yıl olacaktır. Bu yüzden doğru olan
yeryüzünde yedi yıl kalacağıdır.
Ye'cüc
ve Me’cüc’ün Çıkması
Bunlar,
aslı ve nesebi belirsiz, din millet tanımaz, kozmopolit insanlar olup,
çıkışları kıyamet alametlerinden sayılır. Tevrat'ta Yâfes'in oğullarından
olduğu belirtilir. Bunlar hakkında Ebu Hayyam şöyle der: “Bunların adet ve
eşkali hakkındaki sözlerin hiçbiri sahih değildir.”
Merhum
Muhammed Hamdi Yazır, tefsirinde konuyu incelerken şu açıklamada bulunur:
“Allahu alem, Kur'an'ın haber verdiği bu redim (sed), Zülkarneyn’den onun
yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyyeleri
olsa gerektir ki, demir kütleleri gibi salabetli olan unsurlarına akıtılan
feyz-i rabbani ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur.”
Üç
Yerde Yere Batma Olayı
Bu
tabiat olayının, fitnelerden sayılması, insanlara vereceği sıkıntı ve kaygı itibariyledir.
Hadislerde yere batma olayının sadece meydana gelecek yönü haber verilmiş,
nasıl olacağı ve ne zaman meydana geleceği hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir.
Bu üç yer; doğuda, batıda ve Arap yarımadasında bir yerdir.
İnsanları
Mahşere Sürükleyen Bir Ateşin Ortaya Çıkması
Bu
ateşin ne olduğu ve ne zaman ortaya çıkacağı belli değildir. Bir hadiste: “
Âden çukurundan çıkacak bir ateşin insanları sürükleyeceği, nerede
konaklarlarsa onlarla beraber konaklayacağı, nerede dinlenirlerse onlarla
beraber dinleneceği… “denilmektedir.
Ateşin
ortaya çıkacağı yer olarak, hadislerde, Hadramut, Yemen'de Aden çukuru ve Hicaz
toprakları şeklinde bahsedilmiş fakat hepsi aynı yere işaret etmektedir.
B.
İÇ KARIŞIKLIKLAR
Fitne
olaylarının doruk noktaya ulaştığı kargaşa ortamı, iç karışıklıklar halinde
kendini gösterir. Toplumun her yönden devamlı kötüye gitmesi, kötü insanların
topluma egemen olması halinde, sanki zaman hızla yok oluşa doğru akarken
kıyamet şerli insanlar üzerine kopacaktır. Bu husus Peygamberimiz (sav)'in bir
çok hadisinde ifade edilmiştir.
1.
Herc (katliam) Hâdiselerinin Çoğalması
Toplum
içinde herc olayları çıkmaya başlayınca, kişinin gözü, kendi aşırı hissi arzu
ve isteğinden başka hiçbir şey görmez, akıl hükmetmez olur. Mü’minler
birbirlerini öldürürler, komşusunu öldürürler, amca oğlunu ve akrabalarını
öldürürler. Bu fitnede “ölen niye öldürüldüğünü, öldüren de niçin öldürdüğünü
bilmez.”
2.
Melhamelerin Çıkması
Kanlı
savaşlar anlamına gelen “Melhame” kelimesi bir çok hadiste geçmektedir.
İstikbalde meydana gelecek fitnelerden sayılan bu savaşlar, bir yönüyle
gelecekte ortaya çıkacak olayları, Hz. Peygamber (sav)'in mucize olarak haber
vermesi özelliğini taşırken, bir yönüyle de kıyâmet öncesi çıkacak fitneler
arasına girmektedir.
a.
Yahudilerle yapılacak savaşlar
b.
Türklerle yapılacak savaşlar
c.
Hintlilerle yapılacak savaşlar
d.
Rumlularla yapılacak savaşlar
3.
Mukaddes Değerlerin Tahkir Edilmesi
Rasulullah
(sav) şöyle buyurdu: “Siz, sizden önceki ümmetlerin yoluna kulaç kulaç, arşın
arşın, karış karış uyacaksınız. Hatta onlar, bir keler deliğine girseler siz de
oraya gireceksiniz. “ Dediler ki: Yâ Rasulullah (sav).. onlar Yahudi ve
Hıristiyanlar mı? Peygamberimiz (sav) : “Ya kim.. ? tabi ki onlar” dedi. İbn
Ömer (ra)'in rivayet ettiği başka bir hadiste de, Müslüman olmayanlara has
özelliklerin, Müslümanlar tarafından taklid edilmemesini isteyerek “Bir
topluluğa benzeyen, onlardandır” buyurmuştur.
4.
İyi ve Kötünün Birbirine Karışması
Efendimiz
(sav), bu konuda da şöyle buyurmaktadır: “( Öyle bir zaman gelir ki ) insanlar
alışveriş yaparlar da emaneti eda eden güvenilir hiç kimse bulamazlar. ( O
sırada ) şöyle denilir: “Filan oğullarında güvenilir bir adam vardır, ne akıllı
ne nezaketli ne civanmert kişi...” Halbuki o adamın kalbinde hardal tanesi
kadar iman bulunmaz.”
II.
Zuhur Eden Fitneler
l.
Fitne kapısının kırılması
2.
Kayser ve Kisra'nın helak olmaları
3.
Hz. Osman (ra)'ın şehid edilmesi
4.
Davaları aynı iki büyük taifenin savaşması
5.
Dinden dönme hadiseleri
6.
Doğudan gelecek fitneler
7.
Hz. Ammar (ra)'ın şehid edilmesi
8.
Büyük bir ateşin çıkması
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
I.
Fitneye Karşı Alınacak Tedbirler
-
Fitneyi körükleyici harekette bulunmamak
- Eve
çekilmek veya dağa çıkmak
-
Fitne lehine konuşmamak
-
Sabretmek
-
İbadete sarılmak
-
Toplumdan ayrılmamak
-
Birlik ve kardeşlik ruhunun canlandırılması
-
Fitnecilere karşı caydırıcılık prensibinin uygulanması
II.
Fitne Hakkındaki Hadislerin Fıkhi Yönü
Bu
kısımda fukahanın delil olarak aldıkları fitneye dair hadislerden bazılarını
göreceğiz:
A-
Deccal Hadisi
“
Deccal yeryüzünde kırk gün kalacak. Bir gün bir yıl gibi, bir gün bir ay gibi,
bir gün bir cuma gibi olacak, diğer günleri ise, sizin günleriniz gibidir”
buyurdu. Dinleyenlerin:
- Ey
Allah'ın Rasulü, bir yıl kadar uzun günde normal günün beş vakit namazını
kılmamız bize kafi gelecek mi? sorusuna:
-
“Hayır, kafi gelemez ( O uzun günde ) vakitleri normal günlerdeki ölçüye göre
takdir edersiniz “ buyurdu.
Bazı
müctehid ve fakihler bu hadisten yola çıkarak, beş vakit namazdan bir kısmının
veya tamamının vaktinin teşekkül etmediği yerlerde yaşayan Müslümanlardan, bu
namazın sâkıt olmayacağına fetva vermişlerdir.
B-
İbnSayyad Hadisi,
İbn
Sayyad, Hz. Peygamber (sav) devrinde yaşamış, hadislerde anlatılan Deccal in
kendisi olup olmadığı üzerinde tereddütler bulunan bir kişidir.
İbn
Ömer (ra)'in rivayetine göre: “... bir gün Peygamberimiz (sav), Meğaleoğulları
konağı yanında, bazı çocuklarla oynamakta olan İbn Sayyad'a eliyle dokunarak :
-
Benim Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet ediyor musun?” buyurdu. İbn Sayyad,
Rasulullah (sav)'a baktı ve :
-
Benim Allah'ın peygamberi olduğuma sen şehadet eder misin? diye sordu.
Rasulullah (sav):
-
“Allah tarafından sana ne geliyor?” dedi. İbn Sayyad:
-
Bana doğru da, yalan da geliyor, diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah
(sav) :
-”Senin
işin karmakarışık edilmiş” buyurdu.
Bu
hadis; “sabi” nin imanının kabul edilip edilmeyeceği konusunda delil olarak
kullanılmıştır.
SONUÇ
Görüldüğü
gibi fitne olayının başta gelen sebepleri arasında “cehalet” ve “dini hayatın
zayıflaması” gelmektedir.
Hz.
Peygamber (sav)'in mübarek hadislerinde konunun nasıl ele alındığını, birlik ve
düzeni bozan fitne hadiselerinin ortaya nasıl çıktığı ve gelişme seyrini nasıl
tamamladığını, genel esasları içinde gördük. Îçinde yaşadığımız İslam
topluluğunun bir ferdi olarak, etrafımızda oluşup gelişen hadiselere gözü
kapalı olarak bakıp geçmekten ziyade, zaman zaman durum değerlendirmesi yapmak,
hadislerde ifade edilen hakikatlere göre kendimizi ölçmek ve neler yapmamız
gerektiğini tesbit ederek hayatımıza yön vermek zorundayız.
Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ali ÇELİK