Çok sık olarak, yanlış tarım ve hayvancılık politikalarının sonucu olarak, tarımın ve hayvancılığın bittiğini, tarım ülkesiyken tarım ürünleri ithal eden bir ülke durumuna geldiğimizi, köylülerin çok zor durumda olduğunu okuyoruz, dinliyoruz. Ben böyle düşünmüyorum. Bulundukları durumdan köylülerin sorumlu olduğunu düşünüyorum.
Köylüler toplumun en az gelişme kaydeden kesimi. Dünya değişiyor ama köylüler babalarından-dedelerinden gördüklerini değiştirmeye yanaşmıyorlar. Kendilerinden öncekilere ekleyebildikleri şeyler traktör, gübre ve ilaç kullanımı. Üstelik gübreyi ve ilacı da en bilinçsiz şekilde kullanıp toprağı mahvediyorlar, sularımızı da içilmez hâle getiriyorlar. Zahmet edip bunların en iyi ve en zararsız nasıl kullanılacağını öğrenmiyorlar. Bilinçsizce savurdukları gübreleri yiyen yabanî hayvanlar ölüyor.
Gazete okumuyorlar, dergi okumuyorlar, kitap okumuyorlar. Zamanlarının çoğunu kahvelerde geçiriyorlar. Yılın büyük bir bölümünde bir şey yapmıyorlar, küçük bir bölümünde çalışıyorlar ve bu çalışma temposuna karşılık yılın bütününde iyi kazanıp iyi yasamayı bekleyebiliyorlar. Beklentileri çıkmayınca da “Nerede bu devlet, nerede hükümet?” diye soruyorlar. Devletten ucuz mazot istiyorlar. Devlet maazallah böyle bir şey yapsa, ucuz mazotu satmayı deneyeceklerine kuşku yok. Benzeri bir şeyi daha önce yaptılar ve devletin onlara verdiği tohumluk (ve ilaçlanmış) buğdayı değirmenlere satıp zehirli unları yememizi sağladılar.
El kadar toprağı olan İsrail yıllardır tarım ürünleri ihraç ederken, onlar ancak İsrail’den tohum alabiliyorlar.
Bütün bu nedenlerle köylülerin suçlu olduğunu düşünüyorum.
Ya sizler, benim gibi düşünüyor musunuz?